Yanarken
Çünkü hepimiz yangınlı ufukların dumanlı perdesinde mızrakları göğü yırtan atlılarız. Işığın ve ateşin kaynağı güneş orada bizi bekliyor.
Çünkü hepimiz yangınlı ufukların dumanlı perdesinde mızrakları göğü yırtan atlılarız. Işığın ve ateşin kaynağı güneş orada bizi bekliyor.
Özgür düşüncenin, özgür ifadenin olmadığı yerde bilimden söz edilemez. Bu nedenle, günümüzün rektörlerinin bilimsel ünvanları sadece birer kartvizit ve dünya çapında bir geçerliliği yok.
Hava ve su, canlı varlığının en temel gereksinimi. Geldiğimiz noktada Amerika yerlilerinin söylemine göndermede bulunmak gerekirse; “O para denen kağıt parçalarını yiyemezsiniz, pahalı evlerinizde su olmazsa yıkanamazsınız…”
Aslında derdim şu: Daha spesifik olarak 68 ve 78 kuşaklarından söz edebiliyorsak 88 kuşağından da söz edilebilir zira bu, Türkiye özelinde daha da zor bir sürecin ifadesi.
"Ağaçların köklerini hiç düşünmez insan, gölgesini Marks’ın o ünlü sözündeki gibi pazarlarken ve onları kimlerin ektiği de umurunda değildir."
Tanrıların bile bilmek istemediklerini biliyoruz artık. Suları öldürdü önce insan, şimdi ölüler tütsüleniyor yas dumanlarıyla, acı şerbetlerle besleniyor ateşler.
Başlık bu yazının tüm derdini anlatıyor. Birbiriyle alakasız gibi görünen kavramlar içten bir bağla kolayca bir araya gelebilir. Sırada moloz var.
Biz canavar boğayı öldüren Theseus’un, ona labirentte yol bulmak için saçlarından ipler eğiren kalbi kırık Ariadne’nin tarafındayız.